Welcome to Our Website

Engin: Atatürk, Milli Mücadeleyi İzmit’ten Başlatacaktı

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin bu yıl ‘Şehir ve Kitap’ ana temasıyla kapılarını açan 13. Kocaeli Kitap Fuarı, Kocaeli Kongre Merkezi’nde birbirinden ünlü yazarları ağırlıyor. Bu bağlamda Tarihçi-Yazar Prof. Dr. Vahdettin Engin ve Yazar Emel Engin, “100. yılında Cumhuriyet ve Atatürk” adlı söyleşi ile kitapseverlerle bir araya geldi. Selma Argon ise “Dedem Mehmet Akif Ersoy” konulu söyleşide, dedesi İstiklal şairi Mehmet Akif Ersoy’u anlattı. Atatürk’ün Cumhuriyetin ilanının ipucunu İzmit’te verdiğini söyleyen Prof. Dr. Engin, “Atatürk aslında Samsun’a çıkmasaydı Milli mücadeleyi İzmit’ten başlatacaktı” dedi. Argon ise M. Akif’i sürgüne Atatürk’ün gönderdiği iddialarının gerçeği yansıtmadığını söyledi.

 

“CUMHURİYETİN İLANININ İPUCU İZMİT’TE”

Prof. Dr. Engin, “Atatürk, 16 Ocak 1923’de İzmit’e yaptığı bir ziyarette gazetecilerle bir araya geldi. Yaptığı toplantıda çok önemli ifadelerde bulunmuştur. Atatürk Cumhuriyet idaresine geçileceğinin ipuçlarını İzmit’teki basın toplantısında vermiştir. Aslında cumhuriyet bir nevi İzmit’te kurulmuştur” ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Engin, söyleşisinin ilerleyen bir bölümünde, “Atatürk aslında Samsun’a çıkmasaydı milli mücadeleyi İzmit’ten başlatacaktı. Aslında Atatürk’ün A planı, Gebze, Tavşancıl, Yarımca ve İzmit yani bu civardan kuvvetleri toplayıp Ankara’ya doğru hareket etmekti. Biliyorsunuz Tavşancıl’da Yahya Kaptan da vardı. Bu bilgi pek bilinmez ama Atatürk’ün önceliği milli mücadeleyi bu bölgeden başlatmaktı. Daha sonraki gelişmelerden sonra Atatürk, milli mücadeleyi Samsun’dan başlatmıştır” şeklinde konuştu.  

 

AKİF’İ MİLLETİN GÖNLÜNDEN SİLEMEDİLER

13. Kitap Fuarı’na katılan, İstiklal şairi Mehmet Akif Ersoy’un torunu Selma Argon, “Dedem, vatanı ve milletin için ailesine geride bırakarak, milli mücadeleye destek veren büyük bir şahsiyettir.” dedi.  Argon, “Dedem çok küçük yaştan itibaren şiire ve edebiyata merak sarmış. Annesi, oğlu hafız olsun, hoca olsun istemiş ama babası, ‘ona dini bilgileri ben öğretirim, o müspet ilimleri öğrenecek’ demiş” şeklinde konuştu.

 

“DEDEM, KİMSENİN ÖNÜNDE EĞİLMEDİ”

Dedesinin yürümeyi ve sessizliği çok sevdiğini aktaran Argon, “Allah ona öyle bir ses vermiş ki hepimize öyle bir sessizlik versin. Çünkü ölümünden o kadar uzun süre geçmesine rağmen hala sesini kulaklarımızda duyuyoruz, kalbimizde hissediyoruz. Uzun seneler unutturulmaya çalışıldı, yok edilmeye çalışıldı. Ama halkımız, milletimiz ilk günden itibaren onu gönlüne aldı. Onu oradan kimse çıkaramaz. Çünkü doğru bir insandı. Allah’ın yolundan gitmiş, dosdoğru bir insandı. Kimse onu, önünde eğilmeye mecbur edememiş. Bir tek Allah’ın huzurunda secdeye varmış, Peygamberini sevmiş, doğruluktan asla vazgeçmemiş.” ifadelerini kullandı.

 

“MUSTAFA KEMAL’İN DAVETİNİ HEMEN KABUL ETTİ”

İstanbul işgal edildiğinde Mehmet Akif’in, Kuşçubaşı Eşref ile birlikte Teşkilat-ı Mahsusa’da görevlendirildiğini ve Anadolu’nun bir çok yerinde tehlikelerle dolu çalışmalar yaptığını belirten Argon, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Dedemin evine bir sivil asker geliyor. Mustafa Kemal’den mektup getiriyor. Mustafa Kemal, dedemi ve bir kaç önemli ismi hemen Ankara’ya çağırıyor. ‘Bir an önce yanımda olsunlar, milli mücadeleye katkı sağlasınlar’ diyor. Mustafa Kemal, ‘Mehmet Akif de yanımda olursa, halk milli mücadeleye inanır’ diye düşünüyor. Dedem daveti hemen kabul ediyor, ailesini enişteme emanet ederek Ankara’ya gidiyor. Zorlu ve tehlikeli yolculuktan sonra Ankara’da Meclis’in önünde Mustafa Kemal tarafından karşılanıyorlar. Daha sonra Taceddin Dergahı’nda kalıyor. İleride orası ikinci bir Meclis oluyor. Milli mücadele konuları orada konuşuluyor. Dedemin milli mücadele Atatürk’ün yanında olması, insanların onun konuşmalarını dinlemeleri, camilerdeki vaazlarda ‘Atatürk’ün etrafında toplanmamız’ lazım diye konuşması, insanları çok etkiledi ve halkın milli mücadeleye olan inancını artırdı. İnsanlar silahını alıp, olmayanlar sabanıyla akın akın askere yazıldılar.”

 

“DEDEMİ POLİS HAFİYELERİ TAKİP ETTİ”

Dindar insanlara baskıların yapıldığı, İstiklal Mahkemelerinin kurulduğunu dönemde dedesinin peşinden polis hafiyelerinin takip ettiğini aktaran Argon, şunları kaydetti: ‘’Dedemin peşinden polis hafiyeleri dolaşmaya başlıyor. Yapılan devrimler, reformlar hakkında ileri geri konuşanlar var. Acaba Mehmet Akif’i de içlerine çekerler mi. Onların başı olur mu diye endişeler var. Dedemin, Allah’tan başka kimseden korkusu yok. Düşündüğünü her zaman söylemiş. O yüzden de 9 köyden kovulmuş, doğru sözlü bir adam olduğu için. Dedem için İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne üye oldu diyorlar. İttihatçı olduğu için onu hain olarak görenler var. Ben onları Allah’a havale ettim. Dedem, arkasındaki polis hafiyesini görünce o kadar kalbi kırılıyor ki ‘ben vatan haini miyim ki arkamdan polis hafiyesi takip ediyor’ diyerek çok içerliyor. Mısır’a gidiyor ve orada 11 sene kalıyor. Gitmeden önce Atatürk ondan Kur’an-ı Kerim’i, Türkçe tercüme yazmasını istiyor. Yaklaşık 7 senesini Türkçe meali ile uğraşmış. Bitiriyor. Ama belki de yanlış yazdım vebali vardır, nasıl Allah’a hesap veririm diye teslim etmekten vazgeçiyor. Vatan hasretinden dolayı hastalanıyor, siroz oluyor. Vatanında ölmek istediği için İstanbul’a geliyor.”

 

“MEHMET AKİF’İ SÜRGÜNE ATATÜRK GÖNDERMEDİ”

Atatürk, Mehmet Akif’i sürdürdü yönündeki iddiaları doğru olmadığını belirten Argon, “Sakın inanmayın. Yok öyle bir şey. Atatürk ile aralarında herhangi bir şey olmadı. Atatürk onu bizzat çağırdı. Dedem, ona güvendiği için koştu gitti. Birçok insan gibi gitmeyebilirdi. Ama o arkasında ailesini bırakacak kadar vatanını seven biriydi.” İfadesini kullandı.

 

YAZAR SÖYLEŞİLERİ UFUK AÇIYOR

Süleyman Paşa Konferans Salonu’nda yazarlar Nedim Birol Yürüten, Ayşenur Sezer Sever, Bünyamin Akbulut, Veli Güven, Arif Soysal ve Mesut Nöbetçigil

söyleşi etkinlikleriyle okurlarıyla buluştu. Çeşitli konu başlıkları ve kitaplarına konu olan hikâyeleri naklettikleri söyleşilerde yazarlar okurlarından soruları da cevaplandırdı. Okurların yazarlarla buluştuğu söyleşilerde ufuk açıcı, bilgilendirici bir ortam ortaya çıkıyor.

 

TERK EDİLDİĞİNİZDE NELER YAŞARSINIZ

Nedim Birol Yürüten, ‘’Gitmek Mi Zor, Kalmak Mı? Bir Kadın Neden Terk Eder?’’ konulu konferans verdi. Terk edildiğinizde bir kaybınız olduğunuzda bunun atlatılması için beş evre vardır diyen yazar, “İlki inkâr etmek arkasından öfke, kabullenmeme, kendiyle pazarlık en son aşmada da depresyon safhası başlar. Son romanım senin şehirlerindeki öykü, kendisini terk eden sevgilisinin nedenini aramak üzere yola çıkarak sevgilisi hakkında ne kadar az şey bildiğini görüyor” dedi.

 

SIRTINI ALLAHA DAYAYAN KAZANIR

Yazar Ayşenur Sezer Sever, ‘’Zarafet Hanım’ın İncileri’’ konulu söyleşisinde, “Sırtını Allaha dayayan kazanır. İncecik isimli kitabımda dinimizi yaşam tarzımıza nasıl dönüştürebiliriz onu anlattım. Okuduklarımız ziyan olmaması için hayatımıza etkisi olması gerekir. Zarafet insanın kendi değerini ve karşıdakinin değerini bilmesidir. Müslüman olarak en iyisi olmaya talip olmalıyız. Kul hakkı bilinciyle yaşamak zarafettir” ifadesini kullandı.

 

DİZİ VE SİNEMA FİLMLERİ İÇİN KOSTÜM

Edebiyat, şiir kategorilerinde eserler yazmış Bünyamin Akbulut geleneksel atlı okçuluk sporuna da merakı olan birisi. Ok ve kılıç çantası, zırh gibi savaş malzemelerini yapacak birini bulamayınca hobi olarak kendi ürünlerini üreten Akbulut, evinin altında kurduğu atölyede yaptığı işlerle Türk tarih ve kültürünün yaşatılmasına katkı sağlıyor. 

 

KURULUŞTA DÖRT İDEAL VARDI

Bir Yol Hikâyesi kitabının yazarı Veli Güven, ‘’Madem Seka Parktayız Seka ile ilgili ilginç bir bilgi vereyim’’ diyerek Seka Kâğıt Fabrikası ile ilgili bir araştırmasını aktardı. ‘’Cumhuriyetin kuruluşta dört ideali vardı’’ diyen Güven, “Halkın temel ihtiyaçlarından şeker, tuz, un ve kâğıdın temin edilmesi. Kitabın gazetenin, derginin ham maddesi olan Seka’da bir kâğıt fabrikası kurulur ve bu fabrika yıllarca kâğıt üreterek ihtiyacı karşılamıştır. Şimdiyse halkımızın dinlendiği güzel bir park ve müze haline getirildi” dedi.

 

DUMLUPINAR ŞEHİTLERİ İÇİN TÜRKÜ

İnsan ve Toplum, Kişisel Gelişim kategorilerinde eserler yazan Arif Soysal, ‘’Ben Ölmedim Annem’’ isimli kitabında Kore Savaşı ve sonrasında yaşanan dramları kaleme aldı. 

 

VİCDAN KUAFÖRÜ MESUT NÖBETÇİGİL

Kocaeli Şairler Ve Yazarlar Derneği tarafından düzenlenen söyleşide Mesut Nöbetçigil, ‘’Yaşamdan Kesitler’’ konulu söyleşi gerçekleştirdi. Vicdan Kuaförü isimli kitabın yazarı olan Nöbetçigil, gençlik yıllarında İzmit’teki anılarını paylaştı. 

 

KUTLU MEFKÛRE KIZILELMA

Kutlu Mefkûre Kızıl Elma kitabının yazarı Gürkan Danık, “Kızılelma gün doğumundan gün batımına dek dünyanın dört bir yanındaki mazlumların duasını alıp tevazu, samimiyet ve sevgi tohumları ile büyük ve güçlü Türkiye’yi inşa etmektir. Kadim geçmişten geleceğe bir yol haritasıdır” dedi.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir