Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) ile 9 Ekim’de Gazze’ye giderek 40 gün boyunca İsrail’in saldırıları altında hayat kurtarmak amacıyla mücadele eden Filistin asıllı İngiliz cerrah Gassan Ebu Sitte, İsrail’in özellikle hastaneleri hedef alarak Gazze’yi yaşanmaz bir yer haline getirmeyi amaçladığını belirtti.
İsrail’in saldırılarının başlamasının ardından 9 Ekim’de MSF ile Mısır üzerinden Gazze’ye giden ve 18 Kasım’a kadar Şifa Hastanesi ve El-Ehli Baptist Hastanesi’ndeki tıbbi imkansızlıklara rağmen Gazze halkına hizmet vermek için büyük çaba sarf eden Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Ebu Sitte, Gazze’nin sağlık hizmetlerinden mahrum bırakılmak istendiğini söyledi.
Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ve Uluslararası Adalet Divanındaki (UAD) yargı süreçlerini takip etmek üzere Hollanda’ya gelen Ebu Sitte, Gazze’deki hastanelerin durumunu, tıbbi zorlukları ve AA kameramanı Muntasır es-Savvaf’ın İsrail’in hava saldırısıyla öldürülmeden birkaç gün önce kendisiyle yaptığı fakat yayımlanamayan röportajın hikayesini AA muhabirine anlattı.
İsrail’in Gazze’deki amacı
AA’nın “Kanıt” kitabının ilk sayfasında yer alan ve El-Ehli Baptist Hastanesi bombalandığı gece çocuk naaşlarının arasında basın açıklaması yaptığı sırada çekilen fotoğrafına bakan Ebu Sitte, “Bu fotoğraf, El-Ehli Baptist katliamının olduğu gece çekildi. Yaralılardan biriyle fotoğrafın çekildiği alana gelmiştim. Hastaneye sığınan bir sürü aile vardı. Saat 18.00 sularında bu ailelerin sığındığı alana bir füze ateşlendi ve yaklaşık 480 kişi öldü.” dedi.
Ebu Sitte, katliamın hemen arkasından hastanede yararlıları kurtarmaya çalıştıklarını ve daha sonra onları Şifa Hastanesi’ne naklettiklerini dile getirdi.
İsrailli politikacılar ve askeri liderlerin, Gazze’yi yaşanmaz hale getirmek istediklerini söyleme konusunda çok açık davrandığını anlatan Ebu Sitte, “Gazze’yi, nüfusundan arındırmak istiyorlar. Bir yeri yaşanmaz hale getirmenin en etkili yollarından biri, İsraillilerin yaptığı gibi Gazze Şeridi’nde sağlık sistemini tahrip etmektir.” ifadelerini kullandı.
“En acil operasyonları yapıyorduk ve ikincil olanları bırakıyorduk”
Ebu Sitte, savaşın başından itibaren Gazze’de birçok tıbbi malzemenin eksik olduğunu söyledi.
“En sonunda ameliyatlarda acıyı azaltmak için kullandığımız morfinimiz ve anestezi malzememiz kalmadı.” diyen Ebu Sitte, şunları kaydetti:
“Maalesef, birçok hastayı ameliyathaneye gerektiği sıklıkta alamadığımız için yaraların çoğu enfekte oluyordu ve bu yaraların enfeksiyon nedeniyle hastayı öldürmesini engellemenin tek yolu, anestezi olmadan çok acı verici temizleme prosedürleri uygulamaktı.
Her gün çok fazla sayıda yaralı geldiği için bir kişiyi tekrardan ameliyathaneye almak çok zordu, özellikle de birden fazla ameliyat olması gereken kişileri. Bunun nedeni, ameliyat etmeniz gereken hasta sayısına kıyasla ameliyat kapasitesinin çok sınırlı olmasıydı. Mümkün olduğunca çok ameliyat yapmak istediğimiz için en acil operasyonları yapıyorduk ve ikincil olanları bırakıyorduk.”
Hastanelerin bombalanması ve tahliyesi sebebiyle çalışma şartlarının çok zorlaştığını anlatan Ebu Sitte, “Yaralılar, bir hastaneden diğerine naklediliyordu. Ben de bir hastaneden diğerine gidiyordum ve bu sebeple hastaların takibini kaybediyorduk.” diye konuştu.
Öldürülen AA kameramanı ile yapılan röportaj yayımlanamadı
AA kameramanı Muntasır es-Savvaf’ın Gazze’de görevi başındayken İsrail’in hava saldırısında öldürülmesinden kısa süre önce kendisiyle röportaj yaptığını belirten Ebu Sitte, bu röportajın hiç yayımlanamadığını ifade etti.
Ebu Sitte, röportajın hastanedeki koşullarla ilgili olduğunu ve Es-Savvaf’ın daha sonra hastanedeki yaralıları çektiğini kaydetti.
Es-Savvaf’ın, İsrail güçlerinin El-Ehli Baptist Hastanesi’ne düzenlediği saldırının ardından yeni saldırı tehdidine rağmen yaralıların durumunu ve oluşan yıkımı çektiğini anlatan Ebu Sitte, “O, çok ama çok cesur bir gençti. Şifa Hastanesi düştükten ve El-Ehli Baptist Gazze’de çalışan tek hastane haline geldikten sonra 500 yaralının tedavisiyle başa çıkmaya çalışıyorduk, birkaç gün dışarıdaki hayattan koptuk. Es-Savvaf yanımıza geldi, benimle ve cerrah bir meslektaşımla görüştü. Bu kadar cesur olması beni çok şaşırttı.” ifadelerini kullandı.
Ebu Sitte, Gazze’de görüştüğü ve birlikte çalıştığı kişilerin öldürüldüğü haberini almanın çok zor olduğuna dikkati çekerek, şu ifadeleri kullandı:
“Maalesef Gazze’den ayrıldıktan sonra Şifa Hastanesi’ndeki yanık ünitesinde hemşire olan bir meslektaşımın kardeşiyle öldürüldüğünü duydum. Birkaç gün sonra da Şifa Hastanesi’nin acil servis müdürü Dr. Haysam Ebu Hani’nin eşi ve çocuklarıyla öldürüldüğünü öğrendik. Her üç günde bir meslektaşlarımızın İsrailliler tarafından yaralandığını ya da öldürüldüğünü duyuyorsunuz. Bu savaş sırasında 300 doktor ve hemşire, İsrailliler tarafından öldürüldü.”
“Günde 10 ila 12 ameliyat yapıyordum”
Gazze’deki ortalama bir gününü anlatan Ebu Sitte, “Bir ebeveyn olarak tüm bu yaralı çocuklarla ilgilenmek, psikolojik açıdan son derece zordu. Günde 10 ila 12 ameliyat yapıyordum ve gece 01.00’de bitiriyordum.” diye konuştu.
El-Ehli Hastanesi’ndeki anestezi malzemelerinin tükenmesinin ardından Gazze’den ayrılma kararını aldıklarını kaydeden Ebu Sitte, “Bana kalsa ayrılmazdım. Meslektaşlarınıza ve hastalarınıza karşı, onları geride bırakmak istemeyeceğiniz bir sorumluluk hissediyorsunuz.” dedi.
Ebu Sitte, Gazze’de bulunduğu dönemin kendisi için hayatını değiştiren bir deneyim olduğunu dile getirerek, “Tüm yaşananlardan sonra ne olduğunu anlamak, bu deneyimin olumsuz yönlerinden kurtulmak ve kim olduğunuzu bulmak için kendinizi yeniden inşa etmeye çalışmak zaman alıyor.” diye konuştu.
Ebu Sitte, TRT tarafından kendisine verilecek TRT World Citizen Ödülü’nü almak üzere yakında Türkiye’ye geleceğini sözlerine ekledi.