Diyanet İşleri Başkanı ve Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) Mütevelli Heyeti Başkanı Ali Erbaş, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına ilişkin, “Meselenin kalıcı bir çözüme kavuşması için daha planlı, daha programlı ve yaptırım gücü barındıran çalışmalar yapmak zorundayız. Bu da öncelikle İslam dünyasında ortak bir dilin ortak bir iradenin geliştirilmesiyle gerçekleşecektir.” dedi.
Erbaş, TDV tarafından Filistinlilere destek olmak amacıyla TDV Genel Merkezinde düzenlenen “Filistin İçin Sözümüz Var!” temalı “Hayır Çarşısı, Ezgi ve Marşlar Programına” katıldı.
Fuaye alanındaki hayır çarşısındaki stantları eşi Seher Erbaş ile gezen Erbaş, görevlilerden Filistin için satışı yapılan ürünlerle ilgili bilgi aldı.
Daha sonra salon programına geçen Erbaş, burada yaptığı konuşmanın başında, “Cenabıallah, vatanı için yurtlarını, yuvalarını korumak için zalim İsrail’e karşı cihat eden, mücadele eden mücahitlerimize en kısa zamanda zaferler nasip eylesin inşallah.” şeklinde dua etti.
Filistinlilerin onurlu, şerefli direnişlerine, duruşlarına destek olmak amacıyla gerçekleştirilen tüm faaliyetlerin hayırlara vesile olması niyazında bulunan Erbaş, Filistin konusunun dünyanın her yerinde vicdan sahibi insanların gündeminde ilk sırayı aldığını belirtti.
Gazze’de yaşananların kendilerini “dünyanın efendisi ve ıslah edicisi gibi göstermeye çalışan karanlık, kirli bir zihniyetin” nasıl bir fesada yol açtığını gözler önüne serdiğini ifade eden Erbaş, “İnsanlık adına, hukuk ve ahlak adına yapılan itirazların, bu ifsat edicilere ve onların destekçilerine hiçbir etkisi ve anlamı olmamaktadır.” diye konuştu.
“Onlara, ‘Yeryüzünde fesat çıkarmayın, terör yapmayın, bozgunculuk yapmayın.’ denildiğinde, ‘Biz ancak ıslah edicileriz, düzeni sağlayan kimseleriz.’ derler.” ayetini okuyan Erbaş, şöyle devam etti:
“İşte bu ayetikerime bu bozguncuların ruh haline işaret etmektedir. O gün nasıl iseler bugün de onların torunları, o bozguncuların, o fesatçıların torunları aynı yolda yürümektedir. Kendilerini üstün ve her inancın, her kuralın üstünde gören bu zihniyetin kodlarını iyi anlamak icap etmektedir. Siyonistler, Filistin’de dünyanın gözleri önünde işledikleri bu vahşeti, katliamı, tahrif edilmiş inançları ve sapkın anlayışları ile temellendirmeye çalışmaktadırlar. İşgal ettikleri toprakların kendilerine vadedilmiş olduğu iddiası ile bu yolda her şeyi mübah ve haklı görerek yıllardır sivil masum insanları katlediyorlar.”
Geçmişte yaşadığı Holokost trajedisini “kendi lehine bir endüstri” haline getiren İsrail’in, bununla kendisine bir koruma kalkanı oluşturduğu değerlendirmesinde bulunan Erbaş, İsrail’in yaptığı bütün haksızlık ve zulümlere meşruiyet kazandırmaya çalıştığını anlattı.
“Kirli bir siyaset uğruna bebeklerin kanı akıtılıyor”
Gazze’de insanların en güvenli mekanları olan evlerinde, camide, okulda, mülteci kamplarında üzerlerine yağdırılan bombalarla katledildiklerine dikkati çeken Erbaş, “Kirli bir siyaset uğruna bebeklerin kanı akıtılıyor. Küçücük masum çocuklar birbirlerinin yarasını sarmaya çalışırken, şer odakları kendi aralarında kirli pazarlıklar yürütüyor. İki ayı aşkın bir süredir dünya, bomba sesleri ve enkazlar arasında tir tir titreyen yaralı çocukları izliyor. Torununun cansız gözlerinden öperek vedalaşan dedeler, parçalanmış yavrularını kucaklayarak çaresizce koşan babalar, yıkıntılar arasında evladını arayan anneler, bedenleri bombalarla parçalanmış bebeler… Vicdanlar şimdi değilse ne zaman sızlayacak?” şeklinde konuştu.
Binlerce masum katliama uğrarken sadece üzülmekle yetinilemeyeceğine işaret eden Erbaş, herkesin sahip olduğu imkanlarla azımsamadan, küçümsemeden neye gücü yetiyorsa onu yapması gerektiğini vurguladı.
Erbaş, “Bu meselede yürüyen oturandan, konuşan susandan, paylaşan umursamaz davranandan daha hayırlıdır. Sadece Filistin’in ve Mescid-i Aksa’nın değil, tüm insanlığın özgürleşmesi için bu akıl almaz vahşeti ve zulmü her fırsatta dünyaya anlatmalıyız. Ortaya koyduğumuz tavır ve eylemlerde bilinçli, devamlı ve kararlı olmalıyız. Ta ki Gazze Mescid-i Aksa, Kudüs, Filistin tam özgürlüğüne kavuşuncaya kadar kararlılıkla bu duruşumuzu, bu tavrımızı devam ettirmeliyiz.” dedi.
Dünyanın birçok yerinde gerçekleştirilen Filistin’e destek yürüyüşlerinin ümitsizliğe kapılmamak gerektiğini hatırlattığını belirten Erbaş, “Meselenin kalıcı bir çözüme kavuşması için daha planlı, daha programlı ve yaptırım gücü barındıran çalışmalar yapmak zorundayız. Bu da öncelikle İslam dünyasında ortak bir dilin ortak bir iradenin geliştirilmesiyle gerçekleşecektir. Bununla birlikte, sivil tepkilerin desteklenerek süreklilik kazandırılması meselenin her platformda canlı tutulması son derece önemlidir.” diye konuştu.