İsrail-Hamas savaşında gündeme en çok gelen konu sivillerin vuruluyor olması. Hamas, düzenlediği sürpriz saldırıda birçok sivili öldürürken 100’den fazla insanı rehin aldı. İsrail, Gazze’de yerleşim yerlerine de füze atıyor, hastaneleri vuruyor. Peki bunun için belirlenen kurallar neler?
Hamas’ın İsrail’e yönelik saldırılarının ve İsrail ordusunun Gazze’de verdiği karşılığın dehşetinin ortasında, her iki tarafa da uluslararası hukuka uyma çağrıları ve ihlal suçlamaları yapıldı. Gazete Oksijen’in The Guardian’dan aktardığı habere göre, savaşı ya da silahlı çatışmaları yönetmesi beklenen uluslararası yasaların çerçevesi ne?
‘Siviller hedef alınmamalı’
İzin verilen savaş yöntemleri ve araçları, 1949 Cenevre sözleşmeleri ve 1977 protokollerini içeren uluslararası hukuk veya jus in bello* tarafından belirlenir. Sadece devlet aktörleri için değil, tüm katılımcılar için geçerli olan uluslararası hukukun temel ilkelerinden biri sivillerin hedef alınmaması gerektiğidir. Buna ek olarak, bir saldırının beklenen askeri kazanımlara kıyasla aşırı olacak şekilde tesadüfi sivil can kaybına, sivillerin yaralanmasına, sivil nesnelerin zarar görmesine veya bunların bir kombinasyonuna neden olması bekleniyorsa gerçekleştirilmemesi gerektiği belirtilir.
Rehin alma, mülkün aşırı tahrip edilmesi ve el konulması ve hastanelere yönelik saldırıları da yasaklayan birçok başka hüküm de bulunuyor. Bir başka hüküm, ihtiyaç sahibi sivillerin insani yardıma erişimine izin verilmesi gerektiğini belirtmektedir.
Kendini savunma
Uluslararası hukukta jus ad bellum** aynı zamanda devletlerin hangi koşullar altında savaşa veya silahlı güç kullanımına başvurabileceklerini de ifade eder. İsrail’in cevabında belirttiği gibi meşru müdafaa, savaşın gerekçelerinden biridir ve BM sözleşmesinin 51. maddesi silahlı bir saldırı olması halinde bu hakkı koruyor. Ancak bu meşru müdafaa hakkının kullanılması yine de uluslararası insancıl hukuka tabidir. Başka bir deyişle, meşru müdafaanın yasal olarak kullanılması bir devletin sınırsız araçlara başvurmasına izin vermez ve silahlı çatışmalarda acıyı en aza indirmek için jus in bello’ya tabidir.
Önümüzdeki günlerde dikkatler Gazze’ye çevrildikçe bu konu daha fazla gündeme gelecek. Salı günü AB’nin dış politika şefi Josep Borrell, “İsrail’in kendini savunma hakkı vardır ancak bu uluslararası hukuka, insancıl hukuka uygun olarak yapılmalı” dedi.
Uluslararası suçlar
Ayrıca, uluslararası ceza mahkemesi ve ulusal mahkemelerin yetki alanına giren uluslararası ceza hukuku da vardır. UCM’nin savaş suçları, insanlığa karşı suçlar ve soykırım ile sınırlı ölçüde saldırı suçu (yasadışı savaş yürütme) nedeniyle bireyler üzerinde yargı yetkisi vardır. UCM savaş suçlarını Cenevre sözleşmelerinin ağır ihlalleri ve uluslararası silahlı çatışmalarda geçerli kanun ve teamüllerin diğer ciddi ihlalleri olarak tanımlıyor. Bu, yukarıda ayrıntıları verilen bazı hükümler de dahil olmak üzere uluslararası insancıl hukuk ihlallerini kapsar.
İnsanlığa karşı suçlar, herhangi bir sivil nüfusa yönelik yaygın veya sistematik bir saldırının parçası olarak ve saldırının bilgisi dahilinde işlendiğinde cinayet, imha ve nüfusun sınır dışı edilmesi veya zorla nakledilmesini içerir. Savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar, mevcut çatışma bağlamında soruşturulması ve suçlanması en muhtemel suçlar olarak görünmektedir.
Her iki taraf da soykırım suçlamasıyla karşı karşıya kaldı ancak bu suçun kovuşturulması daha zordur ve ulusal, etnik, ırksal veya dini bir grubu tamamen veya kısmen yok etmek amacıyla işlenen fiilleri yasaklıyor. Savaş suçlarının aksine, insanlığa karşı suçlar ve soykırımın silahlı bir çatışmayla bağlantılı olması gerekmez. İsrail UCM üyesi değil ancak Filistin 2015 yılında UCM’ye katıldı ve Filistin topraklarında (Filistinli olmayanlar da dahil olmak üzere herhangi bir vatandaş tarafından) ve Filistin vatandaşları tarafından (kendi toprakları içinde veya dışında) işlenen suçlar UCM’nin yargı yetkisine girebilir.
2021 yılında UCM, 2014 Gazze savaşı da dahil olmak üzere Filistin topraklarında hem İsrailliler hem de Filistinliler tarafından işlendiği iddia edilen savaş suçlarına ilişkin bir soruşturma başlattı. İsrail bu soruşturmaya şiddetle karşı çıktı.
*Jus in bello, savaş sırasında uyulması gereken kuralları anlatmaya yarayan uluslararası hukuk kavramıdır.
**Jus ad bellum, savaşa girmeden önce savaş ilanını belirli haklı gerekçelere bağlayan kriterleri kapsayan Latince uluslararası hukuk terimidir.